“Ne olmuştu? Bu korkunç sarsıntı nasıl bir etki yapmıştı? Mermiyi yapanların becerisi iyi bir sonuç elde edilmesini sağlamış mıydı? Paris ya da New York’u bir saniyede aşmaya yetecek on bir bin metrelik başlangıç hızının korkunç itiş gücü kontrol altına alınabilmiş miydi? Bu heyecan verici sahnenin binlerce tanığının kendi kendine sorduğu sorular kuşkusuz bunlardır. İnsanlar yolculuğun amacını unutmuş, sadece yolcuları düşünür olmuşlardı. İçlerinden biri merminin içine bir göz atabilseydi acaba ne görecekti?”
Ay’ın Çevresinde Seyahat – Jules Verne
İnsanlık var olduğu tarihten bugüne kadar gerçek olmayana ilgisini hep korudu. Masallar, mitolojik efsaneler ağızdan ağza günümüze kadar ulaştı. Bununla yetinmeyen insan, bilinmeyene olan ilgisini, hayalini kurduğu bilinmeyeni, olası geleceği yazıya dökmeye başladı. Neden? Yaşadığı dünyada üstesinden gelmesi gereken birçok gerçek varken neden insan bilinmeyeni, gerçek olmayanı ve henüz imkânsız görünen geleceği bu kadar merak etti? Gerçekte var olmamış topraklarda, var olmamış yaratıkların güzelliğine neden kapıldı? Neden onu dehşete düşüren bir canavarın hayalini kurdu? Ya da insan neden kafasını kaldırıp gözlerini gökyüzüne dikti?
Devamını Oku>>“Var Olmayanı Hayal Etmek” →