Yollara düştük ama hep aynı yere gidip gelerek,
Geleceğin kaygısına düştük ama hep aynı yaşam sevincini hissederek,
Ayak çok önemlidir olmuştu ilk cümlesi, geçmişin sayfalarından çıkıp yenilerini yazmayan dostun,
Rüyaların gelecekten haberdar ettiği yerlere geri geldik,
Ya da bir dal sigarının havadaki uçuşunu milyarlarca birde tamamladığı anlara,
Biz durduk, dostlar yine beyaza çalan hızlarda, dünyanın dört bir yanında binlerce renklerle hareket ettiği o zamanlarda,
Her şey hızlandığında, her şey ağırlaştığında, Atlas’ın omuzlarındaki yükü anladığımızda,
Üstümüze karanlık estiren lakırdıların bile iyi niyetimizden kurgulandığını gördüğümüzde,
Ben sadece bir güne, 23 Temmuz 97’ye,
Evren biliyor ya, seni ilk görüşüme, ilk bilişime gibi görünen o, bu hayatta ve hayatta sözüyle, milyonuncu kere karşılaşışımıza,
Ve o ana, yakamozlu sahilde bir geceden sabaha birbirimizi hatırlayıp birbirimize sarıldığımız o yağmurlu sabaha,
Mavi olan sana, komik olan bana,
Senin bildiğin, benim bildiğim, belki de milyonlarca kere yaşanmış o ana sığındım hep,
Bu hayat senin hayalin, bu hayat benim hayalim,
Bu hayat başka yerlerde, başka zamanlarda yazılmış bir an, bizim hayalimiz.