97 yazı, deniz vardı, yıldız vardı, deniz yıldızı vardı, babam vardı, yağmur vardı, yakamoz vardı, ve sen geldin, aşk, diplerde bulduğum inci, hayatıma yol gösteren ışık, sen geldin, dünya durdu bir an, sadece sen, ben, aşk… yıldızlar, yağmur, yakamoz, ilk öpücük (küçücük olan)… ve gelecek çok güzel olacak, diye fısıldadın kulağıma, ben zaten seni çok seviyorum […]

22 yıl önce biz, Nasıl yandıysak aşkla, Nasıl bağlandıysak tutkuyla, Nasıl gülümsediysek arkadaşlığa, Nasıl hüzünlendiysek zamana, Sonbahar gibi kahverengi, kış gibi beyaz, ilkbahar gibi yeşil, yaz gibi sarıysak, Çağlar öncesinde çalınmış iki notaysak, Bir yaprağın üzerine konmuş, birbirinin renklerine hayranlıkla bakan iki kelebeksek, Işıklı şehirlerin yağmuru, sessizliğin kıyıya vuran dalgasıysak, Birbirini bulduğu için hayata övgüler […]

Sabah kalktığında ayağına çorap değil de çimenleri giyersin, Biz genciz, dertlerimiz yaşlı çünkü insan değil, halleri yaşlanır dersin, Güneşlenmeyi değil, yıldızlanmayı seversin, Çünkü son akşam ebesi sensin, Duyduğum en güzel bestesin. 21 yıl… Aşksın…

Karanlığın karşısına bu sefer bir ‘efe’ çıkıyor Sıradan bir muhasebeci nasıl olur da kendini, dünyayı sarmak üzere olan karanlığın karşısında bulur? Erbuğ Kaya’nın fantastik romanı ‘Maderzad Palas’ın kahramanı Ali’nin kötülüğe açtığı ‘ilk ve son savaş’a buyurun… ERHAN TEKTEN imzalı inceleme yazısına şuradan ulaşabilirsiniz.

Erbuğ’un çoğumuz gibi çalıştığı günlük bir işi var. Kendi deyimiyle “en sevdiği üçüncü iş”. Fakat zihninin arka taraflarında devamlı işleyen iç dünyası onu fantastik türde kitaplar yazmaya itecek kadar zengin. Geçmişinde ise, karakter üstüne karakter yaratılan kafeler, seksenler sokakları, sürekli başka şehirlerde geçirilen bir çocukluk ve tesadüflerle örülü bir aşk hikayesi var. Onun dünyasında yaptığımız […]

bir tek cümle söyleyeceğim sana kadın, senin bana yıllar önce söylediğin cümleyi yıldızlı, berrak bir akşamda, ama dur daha değil yağmurlar gelsin buğulu pencerelerimize sarılıp uzanalım, göğün mırıltısında, birbirimize daha değil karlar yağsın, bulutun beyazına inat uykunun uzak diyarlarında bulsun üşümüş ayakların beni daha değil çiçekler açsın, beyaz, pembe çiçekler sen onların peşinden koş, ben […]