14 Yıl

Her sabah uyanıp gözlerimi ilk açtığımda; tanrının huzurunda denizin karanlık dibinden çıkardığım inciyi, bir insana aşık olduğu için sonbahar yaprağı gibi kuruyan cennetten düşmüş meleği, her zaman sarılmak isteyen mutlu robotu, Galya’dan ziyaretimize gelmiş bir dostu, koruma timi, Superman, Flash, kadim savaşcı ve vikingi,  gökyüzünden sarkan kırmızı mumların ışıklarını, yıldızları, meclisi, duvarlarımızda yüzen deniz atını, ağaçtan uzayan bir tek dalı, çocukluğumdan beri peşimi bırakmayan kırmızı çiçeği, hayalleri ve fikirleri üst üste binmiş Edgar Allan Poe, Jules Verne, Paul Auster, Oğuz Atay, Dostoyevski, Goethe ve Borges’i, onları okumaya çok hevesli olan gözlüklü kediyi, yolculuğa hazır çiçek çocuk minibüsünü, mızrağını kaybettiği için üzgün olan Shaolin rahibi çocuğu, mumdan bir Star Wars yaratığını, sakızdan bir ruhu, takla atmaya ve kafa üstü durmaya çok hevesli fille kaplan kardeşleri, Poseidon’un tırmığını, rüya bahçeleri gezginini ve onun uykusunu; aşkı görüyorum.

Yorum Yaz

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

nine + five =