“Açık artırmada, Sugard takma adıyla teklif veren kişiyi temsilen buradayım,” dedi, sarışın kadın. Ne merhaba demişti ne de kendini tanıtmıştı. Karşıma oturup bacak bacak üstüne atmış ve direkt lafa girmişti. Otelden çıkınca üzerindeki mini etekle sokağın sonuna kadar bile zor ulaşırdı.
Cezayir’in Konstantin kentine bir politikacıyla anlaşmak için üç gün önce gelmiştim. Politikacıların ruhu olmadığını düşünüyordum. Oysa işin başında ilk onu satıyorlarmış. Siyasete yeni atılmış genç yaştaki adayımız, karısı ve çocuğu yan odada otururken kahvesinden yudumlayıp, iktidar karşılığında ruhunu patrona satmayı kabul etmişti. İşim bitince yeni talimatlar gelene kadar köprüler şehrinde biraz daha zaman geçirmeye karar verdim. Köprülerin her birini bulma işini kendime eğlence haline getirip şehri olabildiğince yayan dolaşmaya çalıştım. Sokak kafelerinde oturup, insanlarda, Osmanlı İmparatorluğu’nun yada Fransa’nın izlerini aradım.
“Öykünün devamını Yabani Dergi 5. sayıda okuyabilirsiniz.”