Yabani Dergi Sayı 5 (Ölümsüz)
Öyküler

Yabani Dergi Sayı 5 (Ölümsüz)“Açık artırmada, Sugard takma adıyla teklif veren kişiyi temsilen buradayım,” dedi, sarışın kadın. Ne merhaba demişti ne de kendini tanıtmıştı. Karşıma oturup bacak bacak üstüne atmış ve direkt lafa girmişti. Otelden çıkınca üzerindeki mini etekle sokağın sonuna kadar bile zor ulaşırdı.

Cezayir’in Konstantin kentine bir politikacıyla anlaşmak için üç gün önce gelmiştim. Politikacıların ruhu olmadığını düşünüyordum. Oysa işin başında ilk onu satıyorlarmış. Siyasete yeni atılmış genç yaştaki adayımız, karısı ve çocuğu yan odada otururken kahvesinden yudumlayıp, iktidar karşılığında ruhunu patrona satmayı kabul etmişti. İşim bitince yeni talimatlar gelene kadar köprüler şehrinde biraz daha zaman geçirmeye karar verdim. Köprülerin her birini bulma işini kendime eğlence haline getirip şehri olabildiğince yayan dolaşmaya çalıştım. Sokak kafelerinde oturup, insanlarda, Osmanlı İmparatorluğu’nun yada Fransa’nın izlerini aradım.

“Öykünün devamını Yabani Dergi 5. sayıda okuyabilirsiniz.”

Yabani Dergi Sayı 2 (Açık Artırma)
Öyküler

Yabani Dergi Sayı 2 (Açık Artırma)“Sen ciddi misin?”

Alp yaptığım teklife inanmakta zorlanıyordu. Haksız da sayılmazdı. Biri karşıma çıkıp bana, “Ruhunu satmak ister misin?” diye sorsa ben de ona inanmakta zorlanırdım. Biramdan bir yudum aldım, ardından sigaramdan derin bir nefes çektim.

“Evet ciddiyim. Sen bunu düşün, benim tuvalete gitmem lazım.”

Onu, yüzündeki sersem ifadeyle masada bırakıp hınca hınç dolu barda kendime yol açmaya çalıştım. Yıllardır İstanbul’a uğramıyordum. Görünen o ki pek bir şey değişmemişti. Benim zamanımda da Taksim’deki barlar böyle insan tarlası gibi olurdu. Kırmızı-mavi ışıklar kulak parçalayan müzik eşliğinde bir yanıyor bir sönüyordu. Alkol ya da her ne halt almışlarsa onun etkisindeki insanların suratları doğal olmayan ışığın yarattığı gölgelerde, Paris’te gördüğüm hastalıklı ressamların tablolarına benziyordu. Tuvalete ulaşmama iki adım kala değişen müziğin ritmi, birbirine yapışık kalabalığı kontrol etmeye başladı. Önümde duran ve adını bile söyleyemeyecek haldeki genç kız, kayıp ruhu için belki de benden medet umuyordu. “Benden sana hayır yok kızım, ben senden daha kötü durumdayım.”

“Öykünün devamını Yabani Dergi 2. sayıda okuyabilirsiniz.”

Diğer Haberler

Laika Yayınları’nın Alt Markası Olan Marjinal Kitap Altay Öktem’in Genel Yayın Yönetmenliğinde Hazırlanan Kitapları Sunar… 

Popüler dilin, popüler kurgunun, popüler söylemin dışında kalan; daha doğrusu “popüler kültüre” dahil olmayı, bu kültürün bir parçası olmayı reddeden genç yazarların, tek seçenekleri olan “kimsesiz ve yapayalnız kalma” haklarını ellerinden almak üzere yola çıkan Marjinal Kitaplar, Altay Öktem’in genel yayın yönetmenliğinde yepyeni bir diziye imza atıyor.

Devamını Oku>>“Marjinal Kitaplar”